Contactplus Ajans Başkanı Orkide Gökhan, bundan 18 yıl önce “Fransızca öğreneceğim” diyerek Paris’e gitti. Hem de Fransa’da yanında kalacağı arkadaşından son anda gelen ‘odanı başkasına kiraladım’ yazan mektubunu ailesinden saklaya

Hangi okullarda ne üzerine eğitim aldınız? Yurtdışında hangi ülke ve okulda, ne eğitimi aldınız?
Şöyle bir geriye baktığımda, İzmir Bornova Anadolu Lisesi’nin hayatımın akışında önemli bir rolü olduğunu belirtmek isterim öncelikle. Anadolu Lisesi’nde Almanca ve İngilizce öğrendikten sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Turizm Bölümü’nü bitirdim. Bu dalı seçince de doğal olarak dil bilginizi geliştirmeyi tercih ediyorsunuz. O dönemde Almanca ve İngilizce bildiğimi düşünerek yeni bir dil öğrenmem gerektiğine karar verdim ve Fransızca üzerine araştırmalar yaptım. Tabii ilk akla gelen üniversite olan Sorbonne’u çok istememe rağmen, okul hiç dil bilmeden alamayacağı için, ilk etapta Paris’te Belitz özel dil kursunda yaklaşık 3 aylık bir dil eğitimi aldım. Bire bir öğretmenimle tek kişiydim ve çok çalışıp Fransızcamı hızla geliştirdim. Sonrasında Sorbonne beni bu kadar kısa sürede Fransızca’yı konuşabildiğim için almaya karar verdi. Sorbonne’da da Fransız dili ve edebiyatı üzerine okudum. Ancak üniversitenin son yarım dönemini annemin geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle bitiremeden Türkiye’ye geri dönmek zorunda kaldım. O son dönemi de yakın zamanda bitirip diplomamı almak istiyorum. Bir de Amerika’da 3 aylık Los Angeles’daki UCLA’da yazın İngilizce’mi geliştirmek üzere kısa süreli bir eğitimim oldu.

Fransa’ya gidişinizi anlatır mısınız? Gitmeden önce ve gittiğinizde neler yaşadınız?
Esasında Fransa’ya gidişim oldukça ilginç bir öyküdür. Galiba biraz da yaşama verdiğim değer ve yaşamdan ne beklediğimle ilgili. Ortaokul-lise döneminde ağabeyim İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi’nde okurken onun Fransızca konuşmasına hayran kalmıştım ve ben de Saint-Joseph’e girebilmeyi çok istemiştim. Ancak benim dönemimde kız öğrenciler maalesef okula alınmıyordu. Bu nedenle ben de tercihimi Anadolu Lisesi’nden yana kullanmıştım. Almanca ve İngilizce öğrenince aileler çocuklarının öğrendikleri diller üzerine yurtdışında eğitim yapmaları gerektiğini düşünüyorlar. Ama ben Fransızcamı geliştirmek istediğim için bizde bu konudaki ikna süreci oldukça zor, hatta biraz da emrivaki oldu denebilir. Ailem çok istediğimi görünce yapacak bir şey kalmadı ve ben tüm okul işlemlerimi hallettim, hatta bir de yanında kalacak arkadaş buldum kendime. Bütün plan bunun üzerine olduğu için son hafta yanında kalmayı planladığım Fransız arkadaşımdan gelen ve odasını başkasına kiraladığını belirten mektubu hiç ailemle paylaşmadan uçağa binip doğru Paris’e gittim. Şimdi 22 yaşındaki cesaretimi düşünüyorum da, kendime inanamıyorum. Bir kelime Fransızca bilmeden gidilen filmlerdeki gibi bir hayat.

İlk gece otelde kaldıktan sonra, okumayı planladığım Belitz’e kalacak yer sordum. Olmadığını öğrendiğimde ise yaptığım, L’Alliance Française de Paris’nin kapısını çalmak oldu. Tabii L’Alliance Française de Paris doğal olarak kendisinde okumam konusunda ısrar etse de, ben ne yapıp onun bağlı bulunduğu ailelerden birinde kalmayı başardım. Sonra orayı da beğenmeyip 2 hafta kedi bakıcılığı yaptım. Sonunda hâla kız kardeşim gibi olan Violette Duclos ile tanışıp kalacak bir yer buldum kendime. Ailemi ise bu arada hiçbir sıkıntım olduğunu söylemeden, gayet keyifli bir eğitim aldığıma inandırdım.

Paris benim için çok anlamlıdır... Hayatta tamamen yalnız başıma ayakta kalmayı, para kazanmak için nasıl çalışılması gerektiğini ve gerçek arkadaşlığın ne olduğunu hep orada öğrendim. Bence çok keyifli bir tecrübe oldu. Aileme de Paris’teki ilk dönemlerinde yaşadıklarımı bu sene anlattım. Annem ve babam şu an 72 ve 73 yaşındalar. Ben bunları anlatınca tabii ki hayatlarındaki en büyük şoku yaşadılar.

Yurtdışında eğitim gördüğünüz süre boyunca, okul dışında neler yaptınız? Yurtdışındayken sosyal hayatınız nasıldı? Hangi ülkelerden arkadaşlar edindiniz, izlenimleriniz neler?
Ben her zaman çok dışa dönük ve sosyal bir insan olmuşumdur. Herkesle o kadar barışıktım ki, yolda yürürken yüzümde bir gülümsemeyle dolaşırdım. O yüzden sanırım birçok ülkeden arkadaşım oldu. Fransa’da yaşarken özellikle doğal olarak Fransızlar başta olmak üzere Brezilyalı, İngiliz, İtalyan ve İspanyol arkadaşlar edindim. Yurtdışında eğitim görmek farklı kültürleri tanımak, kısacası bir “dünya insanı” olmak adına bana çok şey kattı.

Türk ailelerin en önemli sorunu bence çocuklarına yeterince sorumluluk yüklememekten geçiyor. Benim yurtdışında öğrendiğim en önemli şey ne olursa olsun ayakta kalmayı bilmek oldu. Bugün bana sıfırdan başlayacaksın, hayatını değiştirmek zorundasın deseler, hiç sorun olmaz her şeye yeni baştan başlayabilirim. Ki Contactplus‘ın kuruluşu ve şu anki geldiği nokta düşünüldüğünde  bu felsefenin bir ürünüdür.

Yurtdışında aldığınız eğitimin bugünkü iş yaşamınıza ve kişiliğinize nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?
Çok şey kattığını düşünüyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi, hayata bakış felsefemi farklılaştırdı. İş hayatında doğal olarak önümüzdeki dönemi planlamayı, öngörümlerimi daha net bir şekilde koymayı başarırken, özel hayatımda da hayatı en güzel şekilde yaşamanın, her günün yeni bir başlangıç olduğunun inancıyla yaşıyorum. Sanırım en büyük etkisi bu.

Türkiye de de aynı eğitimler varken, yurtdışında eğitim neden gerekli sizce?

Benim gittiğim dönemde Türkiye’deki eğitim şartları bu kadar gelişmiş değildi. Ama şimdi Türk okulları ve üniversiteleri de mükemmel. Ancak ailenizin yanından ayrılıp yabancı olduğunuz bir ortamda yalnız başınıza başarıyı yakalamak insana çok şey katıyor. Bir de tabii ki farklı kültürleri tanımak insanın yaşama bakış açısını değiştiriyor ve benzersiz bir deneyim kazandırıyor.

  • Paylaş: